Mütevelli Heyet Başkanımız Anlatıyor

Ben Orhan Aydın, Makine Mühendisiyim, 1952 doğumluyum. Ostim Organize Sanayi Bölgesi, Ostim Vakfı ve Ostim Teknik Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanıyım. Ostim Teknik Üniversitesi’ni anlatmadan önce Ostim'i anlatmazsam, Ostim Teknik Üniversitesi'ni tam anlatamayabilirim. Çünkü Ostim 50 yıldan fazla geçmişi olan bir sanayi bölgesidir. Ankara'nın sanayileşmesine imza atmış bir bölgedir. Ostim’i her türlü ürünün üretilebildiği, her türlü teknolojik üretimin yapıldığı, kümelenmelerin bulunduğu, Teknopark’ın bulunduğu, eğitim kurumlarının bulunduğu bir ekosistemin ifadesi olarak tanımlamak doğru olur. Ostim Teknik Üniversitesi, bu 50 yıllık birikimin bir sonucudur. Burada ilköğretim okulu, ortaöğretim, meslek lisesi, Çıraklık Eğitim Merkezi ve Meslek Yüksekokulu vardır. Ostim Teknik Üniversitesi ile bu eğitim faaliyetleri daha değerli hale gelmiştir. Vakfımızın misyonu; Ostim'de üretim yapan firmalarımızın, Ankara'da üretim yapan sanayi kuruluşlarımızın ve bölgemizin teknolojik ve rekabet gücünü artırmak üzerine odaklanmıştır. Bunun içerisinde eğitim en önemli başlıklardan bir tanesidir. Meslek liselerimiz, Endüstri Meslek Lisemiz ve Meslek Yüksekokulumuzun faaliyetlerine en son 3 yıl önce OSTİM Teknik Üniversitemizi de dahil ederek buradaki ekosistemi tamamlamış olduk. Burada üretim yapan firmalarımız; uluslararası rekabette kendi çaplarında, kendi imkan ve kabiliyetleri ile çaba gösteriyorlar. Nitelikli, teknolojik ve yenilikçi ürün üretmenin arka planında mutlaka üniversite-sanayi iş birliği yatıyor. Üniversite-sanayi iş birliğinde de birçok başlık vardır. Bunların en önemlilerinden bir tanesi üniversite öğrencilerimizin sanayi ile iç içe olmasıdır. Üretim yaparken eğitim yapmak, eğitim yaparken üretim yapmak, bütün strateji dokümanlarında yazılan çizilen ama hayata geçirilemeyen bir başlıktır. Biz Türkiye'de bir örnek teşkil etsin, aynı zamanda sorunların çözümü olsun diye bu örnek eğitim modelini tasarladık. Kendi bölgemizde, üretimin tam içerisinde, üretim yaparken eğitim ve uygulamanın nasıl yapılacağını gençlerimize göstererek, onları iş hayatına dahil ederek hayata hızlı bir şekilde adapte olmalarını sağladık. İşten korkmayan, iş alanında üretim yapmaktan korkmayan nesiller yetiştirmek için bir eğitim modeli ürettik. Bu model kendi bölgemizde, Ankara'da, Türkiye'de, aynı zamanda yakın coğrafyamızda uluslararası çapta hizmet vermek üzere tasarladığımız bir modeldir. Biz şu anda gençlerimizi hem staj aşamasında hem daha öğrenci aşamasındayken; sanayi ve üretimle temas ettirerek, hayatın içine dokunmaları ve hayata hızlı bir şekilde hazırlanmaları için bir ortam oluşturuyoruz. Tabi, biz burada eğitimi sadece bir üniversite binası olarak düşünmüyoruz. Ostim dediğimiz sanayi bölgesinde yaklaşık 15-20 bin civarında firma ve üretim merkezi vardır. Biz bunları aynı zamanda kampüsümüz olarak görüyoruz. Sadece bulunduğumuz bina ve kampüs değil, çevremizdeki üretim alanları da bizim kampüsümüzdür. Aynı zamanda firmalarımızın da üniversiteye ihtiyaçları vardır. Üniversite-sanayi iş birliği dediğimiz düzende; firmalarımızın problemlerinin çözümüne yönelik olarak hocalarımızla iş birliği kurulmaktadır. Böyle bir düzenden, ekosistemden bahsediyoruz. Bunu Türkiye'de güzel bir uygulama örneği olarak uygulamak istiyoruz. Öğrencilerimizi, emanet olarak aldığımız gençlerimizi, ailelerin bu kıymetli evlatlarını bizi tercih ettikleri takdirde; biz de kendi çocuklarımız gibi yetiştirip hayata, iş dünyasına ve kendi geleceklerine hızlıca hazırlamayı düşünüyoruz. Şu an eğitim dünyasında en çok tartıştığımız konu, çocukların ve gençlerin okulda sadece teorik bilgi ile donanmasıdır. Gençler işe başlamaktan çekiniyor, korkuyor ve kendilerini ifade etmekte zorlanıyorlar. Oysa biz okula başlar başlamaz, öğrencilerimizi gerçek hayatla iç içe sokmak ve iş hayatında eğitmek istiyoruz. Dolayısıyla bizden mezun olan gençlerimiz bir iş yerine gittiği zaman hiçbir zorluk çekmeden, dün eğitim hayatında nasıl o iş yerine gidiyorsa, bugün de aynı şekilde o kapıdan girecek ve iş dünyasında hiçbir yadırgama olmadan, hayatın içinde yetiştiği için, sanki onun bir parçası gibi, hiçbir zorluk çekmeden işine başlayabilecektir. Yeni bir üniversiteyiz diyoruz ama az önce de söylediğim gibi sadece üniversite başlığında yeniyiz. Oysa bizim arka planımızda 50 yıllık bir tecrübe ve çaba var. Aynı zamanda diğer üniversitelerden farklı olarak, bizim üniversitemizin yanı başında Teknoloji Geliştirme Bölgesi dediğimiz Teknopark var. Üniversitemiz; şu anda savunma sanayi başta olmak üzere birçok alanda teknolojik ürünler üreten firmaların bulunduğu bir ekosistemin yanı başındadır. Dolayısıyla, öğrencilerimiz yeni teknolojilerle ve teknoloji üreten zihinlerle yan yana olacaklar. Aynı zamanda, bizim öğrencilerimizin en önemli şanslarından bir tanesi de bölgemizde kurulmuş ve birçoğu Ankara'ya, bir kısmı da Anadolu'ya hitap eden kümelenmelerimizin bulunmasıdır. Organize sanayi bölgesi olarak, Türkiye’nin ve bölgenin kalkınması ile ilgili yenilikçi ürün üretme anlamında firmalarımızla yaptığımız önemli çalışmalar vardır. Burada; Savunma ve Havacılık, Medikal, Kauçuk, Enerji, Raylı Ulaşım Sistemleri ve Haberleşme Teknolojileri olmak üzere 7 tane kümelenmemiz vardır. Bunların arka planında faaliyet gösteren nitelikli, seçilmiş, yerli ve milli üretim yapan firmalarımız vardır. 200-300 civarında üyesi olan bu kümelenmelerin yönetimleri vardır. Bu kümelerde 200 civarında firmamız var. Bunlar yerli ve milli teknolojik ürünler üreten firmalardır. Bu firmalar ayrı birer organizasyondur ve yönetimleri vardır. Bunlar dünya çapında, uluslararası platformda karşılığı olan, Avrupa Birliği'nde iş ağlarının içinde olan kümelenmelerdir. Aynı zamanda uluslararası alanda tanımlı ve etiketi olan kümelenmelerdir. Bunlar, öğrencilerimiz ve üniversitemiz için önemli çalışma alanlarıdır. Staj esnasında ve eğitim görürken firmalarla iş birliği yapmak; diğer bölgelerde olmayan, diğer üniversitelerin çok kolay erişemeyeceği bir altyapı olarak üniversitemizde hazır bulunmaktadır. Birçok uluslararası üniversite ile iş birliği imzaları atıyoruz. Şu anda Avrupa'da ve Türk cumhuriyetlerinde birçok üniversite ile iş birliği kurmaya çalışıyoruz. Aynı zamanda Teknoloji Geliştirme Bölgemizin önemli bir altyapısı var. Uluslararası firmaların danışmanlık yaptığı ortak bir üretim atölyesi var. Burada sadece Ostim Teknik Üniversitesi'ne değil, Ankara'daki teknolojik altyapıya hitap edecek olan ve öğrencilerimizin kendi atölyesi, fabrikası gibi kullanabileceği, bütün altyapının hazır olduğu ve Ostim Teknik Üniversitesi öğrencilerine açık olacak bir fabrikamız var. Bu fabrika; diğer üniversitelere, lise öğrencilerine ve meslek lisesi öğrencilerine de açık olacak. Burada herkesin hayal ettiği üretimi, ürünü ve projesini hayata geçirmek için hazır bir ortamı olacak. Bu da Türkiye'de ve Ankara'da ilk uygulama diyebilirim. Bu proje aynı zamanda Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın desteklediği bir Avrupa Birliği Projesi’dir. Biz bu projeyi bu senenin sonu itibarıyla hizmete sunmuş olacağız. Ayrıca Ostim Teknoparkın, Ankara'daki birçok bilindik üniversite ile iş birliği ve ortaklıkları vardır. Bu da yeni bir modeldir. Ostim olarak biz; teknoloji geliştirme bölgelerinin, sanayi bölgelerine taşınması konusunda da öncülük yapmış bir bölgeyiz. Burada bir birimden, bir öğrenci ve bir üniversiteden bahsetmiyoruz. Bir ekosistemden, üniversite ile beraber onu destekleyen, geliştiren, onun arka bahçesi olan büyük bir sanayi yapılanmasından bahsediyoruz. Üniversitemizin; bu üretim merkezinin orta yerinde, bölgenin ve ülkenin gelişmesi için faaliyet göstermesi açısından önemli bir yapı olduğunu düşünüyoruz. Öğrencilerimizin birçoğu bu yapıyı keşfeden, girişimci olan, fikri olan, üretim ile ilgi kurmak isteyen öğrencilerimizdir. Türkiye'den gelen velilerle ve öğrencilerle yaptığım görüşmelerde bizi tercih etme sebeplerinin; bu uygulama ve sanayinin içinde olmanın onlarda oluşturduğu imaj olduğunu geri dönüşlerinden çok net anlayabiliyorum. Biz de verdiğimiz sözleri yerine getirerek, öğrencilerimizin ve velilerimizin beklentilerine cevap vermek istiyoruz. Üniversitemizden mezun olan öğrencilerimizin mutlaka farkları ve artıları olacaktır. Hayata uyumları çok daha kolay olacaktır ve iş bulma imkanları çok daha fazla olacaktır. Elbette, iş bulmayı %100 garanti etmek çok doğru bir şey değil. Ama ben öğrencilerimize hep şunu söylüyorum: Burası bir balıklı göl. Balıklı gölde hocalarımız size balık tutmayı öğretecekler. Balıklı gölde balık tutamayan insanlar balıksız göllere gidebilirler. Ama biz sizi balıklı gölde yetiştireceğiz. Burası bir iş dünyası, biz burada sizi hayata hazırlamak için elimizden gelen her şeyi, bütün fedakarlığı yapacağız. Burası bir patron şirketi ve bir patron üniversitesi değil. Burası, 50 yıldır üretim yapan insanların; esnaf, sanatkar, sanayici, iş adamı ve iş kadınının oluşturduğu değerleri eğitime harcamak için gösterdikleri önemli bir çabanın meyvesidir. Biz bunu öğrencilerimize, velilerimize, bölgemize, şehrimize ve ülkemize bir eğitim katkısı olarak gönüllü bir şekilde gerçekleştirdik. Ticari kazançlarımızı tasarruf ederek, eğitime harcadık. Eğitime yatırım yaptık ve yapmaya devam edeceğiz. Öğrencilerimizi, insanımızı, gençlerimizi hayata hazırlama konusunda hiçbir fedakârlıktan kaçınmadık. Biz her türlü çabayı bugüne kadar gösterdiğiniz gibi, bundan sonra da göstermeye devam edeceğiz. Hocalarımız ve bütün ekibimiz zaten bu motivasyona sahip; hep beraber öğrencilerimizi kabul etmeye, dostluk kurmaya, onları bağrımıza basmaya hazırız ve bekliyoruz. Sevgili öğrencilerimiz, biz 50 yılı aşkındır sanayi ile üretim, teknoloji ve yenilik ile iç içe olan bir yapıdan geliyoruz. Teknik üniversitemiz ile birlikte bütün bu altyapımızı ve birikimlerimizi sizlerin emrine sunmaya hazır olduğumuzu belirtmek istiyorum. Sizler bizim için çok değerli, çok önemlisiniz. Dolayısıyla sizleri bölgemize, üniversitemize ve ekosistemimize bekliyoruz. Hepinizi yürekten selamlamak istiyorum. Hepinize saygılarımı ve sevgilerimi sunuyorum.